Ülkemizde yükseköğrenimin temelleri 1151 yılında Danişment Beyliği zamanında
kurululan Yağıbasan Medresesi ile atılmıştır. O tarihten günümüze milletimiz
yükseköğrenime çok büyük önem vermiş ve bu konu ile ilgili sürekli yeni atılımlar
yapagelmiştir. Cumhuriyet döneminde ilk kurulan üniversitemiz ise 1933 yılında
kurulan İstanbul Üniversitesi’dir. Süre gelen zaman içerisinde ülkemizin içinde
bulunduğu çeşitli mali ve sosyal sıkıntılardan ötürü yükseköğretim tüm yurt
sathına yaygınlaşamamıştır. Bu durumun çeşitli olumsuz sosyal ve ekonomik
sonuçları olmuştur.
2002 yılında 51 devlet üniversitesinin 19’u 10 büyük ilde iken geriye kalan 71
ilde sadece 32 üniversite bulunmakta idi. Bu durum, yükseköğrenim için
şehirlerinden ayrılmak zorunda kalan öğrenciler sebebiyle görece az gelişmiş
ve nüfus yoğunluğu bakımından geride kalmış illerimizin sosyal ve ekonomik
açıdan daha da geriye gitmelerine sebep olmaktaydı. Hem eğitimde fırsat eşitliği
ilkesi gereği hem de iller arası sosyoekonomik dengenin korunması amacıyla
2002 yılından itibaren yükseköğretim alanında her ilde bir üniversite fikri
benimsenmiş ve bununla ilgili gerekli adımlar atılmıştır.
Cumhuriyetimizin 100. yılında ise 81 ilimizde toplam 129 devlet üniversitesi
eğitim ve öğretime devam etmektedir. Bu sayıya vakıf üniversiteleride dâhil
edildiğinde sayı 208’e ulaşmaktadır.
Yükseköğretim alanında yapılan bu önemli çalışmalar sayesinde ülkemizin
yükseköğrenim ağı daha da güçlenirken, eğitimde fırsat eşitliği sağlanmış ve
mikro bazda sosyal ve ekonomik dengeye ulaşılmıştır.